Program sonrası gündeme ilişkin konuşan Ağrı Belediyesi Eski Başkanı Sırrı Sakık, “Bugün sokakta yürüyen Cumhuriyet Halk Partisi daha önce nerelerdeydiniz. Bu dokunulmazlıklar kaldırıldığında AKP ve MHP ile birlikte koşa koşa genel kurula gidip el kaldıran siz değil miydiniz? Sorun Kürtler ve Türkiye demokrasisi olduğunda gidip parlamentoda ruh üçüzü oluşturuyorsunuz. Ama sonra size dokunduklarında feryat ediyorsunuz. Şimdi sokaklardasınız ve yürüyorsunuz. Vallahi biz 30 yıldır yürüyoruz. 30 yıldır Türkiye’de hukuk ve adalet için sokaklardayız” dedi.
CHP’nin dokunulmazlık konusunda AKP’ye verdiği desteği eleştiren Sakık, “Tutuklanan iki tane eş başkanımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız bir tane CHP milletvekili etmiyor mu? Enis Berberoğlu ile ilgili bu hukuksuz kararı bizde yüreğimizle karşı çıkıyoruz. Ama adalet ve hukuk söz konusu olunca her kesime karşı bunu ortaya koymak lazım” ifadelerini kullandı.
Kayyumları Muhatap Kabul Etmiyoruz
Seçilmişlerin yerine zaman zaman konuşan kayyumlar olduğunu söylenen Sakık sözlerini şöyle sürdürdü: . Kayyumlar devletin birer memurlarıdır. Bizimle ilgili zaman zaman açıklamalar yapıyorlar. Biz onları muhatap olarak almayız. Bizim asıl muhatabımız siyasal iktidardır. Bunların söylediği sözlerin bizim yanımızda bir karşılığı yoktur. Buraya atanan atanmışlar bile bizim üzerimizden mevki makam devşirerek gitmek istiyorlar.”
Buraya Atanan Atanmışlar Bile Üzerimizde Makam Devşiriyorlar
Sakık, konuşmasını şöyle sürdürdü: Geçen yıl bu zamanlarda dişiniz, tırnağız ve emeğinizle belediyenin bahçesinde sevgili Selahattin Demirtaş ile birlikte bir iftar yemeği yedik. Bugün selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ve diğer milletvekili arkadaşlarımız cezaevinde. Biz buradan onları selamlıyoruz. Onların emekleri bu ülkede barışı, demokrasiyi, özgürlükleri hayata geçirecek. Dünyanın hiçbir yerinde emek ödenmeden hiç kimse özgürlüğe ulaşamaz. Bugün hep birlikte, bütün arkadaşlarımız büyük bir mücadele veriyor. Bu topraklarda aslında o kadar çok bedeller ödendi ki eğer bu ülkeyi yönetenler bir miktar vicdan sahibi olmuş olsalardı bu kan deryasını durdururlardı. Bu bedellere gerek de kalmazdı. Ama ne yazık ki bu ülkeyi yönetenler bu ülkede bu kanı durduracaklarına, barışı sağlayacaklarına kendi mevki makamlarını kollayıp kollamak anlayışı içerisindeler. Hepiniz bu topraklarda onların mevki ve makamlarının kurbanı olmuşuz. Buraya atanan atanmışlar bile bizim üzerimizden mevki makam devşirerek gitmek istiyorlar. “
Halkın İradesini Tutuklayarak Sorunları Çözemezsiniz
2013 yılında başlayan ve umut veren Diyarbakır nevrozunda, ‘silahlar sussun’, sözünün yeniden hayat bulması gerektiğinin altını çizen Sakık, “Referandum bitti. Şimdi asıl yapılması gereken budur. Türkiye’nin ihtiyacı olan budur. Yoksa halkın iradesini tutuklayarak, gem vurarak sorunları çözemezsiniz. Ama maalesef sorunları erteleyen öteleyen bir anlayışları var. Bu ülkede sorunlar var mı? Var. Bu sorunlar çözülmek zorunda. Bu sorunların üstünü örterek bir yere gidemezsiniz. 1991’lerde bugün yaşanan süreci yine yaşadık. Eğer o zaman süreç sorunları çözmüş olsaydı bu sorunlar olmaz olurdu şimdi. Sürekli ezberlerini tekrarlayan bir Türkiye de yaşıyoruz. Ve Türkiye halklarına büyük bir haksızlık yapılıyor.
